BEŞ VAR İki deli arasında konuşma : -Saat kaç? -Beş var -Kaça beş var?
-Bilmiyorum, akrebini kaybettim.
CANLI GAZETE Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı,
bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya gitti..Deliler bir halka oluşturmuş,
ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı : -Papendreu seçimleri kaybetti.
Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın
sayısı seksen bine ulaştı...Federasyon kupasını Galatasaray kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış : -Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri
bildiriyor. Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde
ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye
atılmamış mı! -Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim...
KARŞIDAKİ DUVARIN ÇİVİSİ Delinin biri, çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura
duvara çakmaya başlamış. Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış :
-Baksana, yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun.Bu çivi karşıki duvarın çivisi
olacak galiba, demiş.
NASIL BİLSİN Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir hastanın oturmuş, birşeyler
yazdığını gördü : -Kolay gelsin, ne yazıyorsun? -Mektup yazıyorum efendim.
-Yaaa...Kime yazıyorsun? -Kendime... -Peki, ne yazılı mektupta? -İlahi
doktor bey, deli misiniz siz?Mektubu daha almadım ki...İçinde ne yazdığını
bileyim.
ÖNCE KAÇANLARI YİYELİM Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi
aralarında : -Şunlara son bir test yapalım da gorelim akılları başlarına
gelmiş mi, demişler.Bunun uzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar.
Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı
hamamböceği dökmüşler ve : -Buyrun beyler, yiyiniz, demişler. Delirlerden bir
tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş. -Önce kaçanları yiyelim,
öburleri nasıl olsa duruyor!
YALAN SÖYLEMİŞ Akıl hastanesine yeni gelen doktor, hastaları ziyaret ediyordu.Birine yaklaştı :
-Sizin adınız nedir bakayım? -Hüsamettin efendim. -Soyadınız? -Tanrıoğlu.
Tam o sırada yandaki yaşlı : -İnanma inanma doktor, yalan söylüyor.Benim böyle
bir oğlum yoktur.
ZİL ÇALDI...PAYDOS OLDU! Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.
Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci
pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi. Deliler uçakta hep
bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamı?,
akıllı, uslu oturuyordu. -Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu. Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi.Onlarda benim öğrencilerim.Şimdi
teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum. Pilot, çaresiz yerine döndü.
Bir süre geçti.Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi. Pilot: -Aman çok
güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri
derse almış olsa gerek, diye düşündü. Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir
ses seda çıkmıyordu.Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak
istedi. Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka
kimsecikler yok.Dehşetle sordu : -Ö?ğrencilerin nerede?, diye... -Dersler
bitti.Hepsini evlerine gönderdim!